7 Şubat 2010 Pazar

yarısı tamam..


görevin yarısını tamamladım :) haftaya da ikinci dozu yapıciim..

4 Şubat 2010 Perşembe

ikinci uyuz vak'ası

birinci vak'a kurban bayramının hemen öncesiydi.. simsiyah bi kardeşimiz iyice sonlara yaklaşmıştı.. bi türlü veteriner bulamadım.. ben tutamazdım, her yeri yara içindeydi.. sonra da yok olmuştu.. o zamandan beri de aklımda.. ama o günlerde aklım havadaydı.. sevgili sevgilimle 'tanışmıştık'.. hayal kurmamak gerekiyor işte.. hayali plan yapmamak gerekiyor.. hayalimde kampüse gidiyorduk ve zavallıyı bulduğumuzda memo enjeksiyonu yapıyordu, çünkü ben beceremezdim.. ama gerçek hayatta olan bitenin bununla alakası yok tabii.. dünyevi hayatımızın tadını çıkarırken başkasını düşün(e)mez olduk.. sonuç: vicdan azabı tabii..

ikinci vak'a geçen hafta başladı.. okulun ikinci haftası.. aynı veterinerin peşine düşmedim bu kez.. gittim kum aldığım hayvan hastanesine.. aldım içinde ilacı hazırlanmış enjektörleri.. tüm cesaretimi toplamış, aya giden astronotun heyecanı ve sorumluluk duygusuyla göreve hazır bekliyorum.. yarın bulacağım inşallah.. araya haftasonu girmesin..

peki deri altına yapılacak bir iğne neden bu kadar büyük olay benim için.. çünkü ben kulakları delik olmayan tek dünyalı kadın cinsi, iğne fobisi tavan yapmış, ancak böbrek ağrısından bayılmak üzereyken ağrı kesiciyi kabul eden bir korkuğum.. tavuğum.. rahmetli felis yavruyken ilk aşıları sırasında onun yanında olmam gerektiğini bildiğim için onunla beraber odaya girmiş, destek olmuş ve çıkıp tansiyonumu yerlerden toplamış bir tavuğum.. şimdi hayatımdaki son fobimden de kurtulmayı ümit ediyorum.. ben kurtulmasam da en azından bu kez hayvancık harcanmasın..
edit: pek sevgili arkadaşım murat kişisinin -ki kendisi antalyamızın ünlü veterinerler hekimlerindendir- telefon tacizlerime katlanması, her türlü teknik desteği vermesi, ve hatta daha bi önemlisi onca işinin arasında benle iki tur kampüsü gezmesi hafızamdan silinmiş değil, sadece yazmakta 'biraz' geç kaldım :) (bkz. organize olamayan demo insanı)