14 Şubat 2011 Pazartesi

sevgililer günü olayı! (18+)

olay derken ciddiyim arkadaşlar.. işte yıllardır hasstası olduğum güzellik, der klaviermann!!
lütfen ikinci izleyişinizde bir de yüzüne bakın.. çoook şeker, çok afacan, değil mi :)
seviyorum hüleaayyynn!!




hadi hepimize mutlu bir sevgililer günü akşamı olsun :) hatırladıkça gülümseyelim :)

edit: sevgili denizero kişisinin katkılarıyla videonun açılmadığını öğrenmiş bulunmaktayım.. link'i şudur http://www.youtube.com/watch?v=u1V4beyOX5U ve an itibariyle bunu derse girmeden hemen önce yapmanın afacan mutluluğunu yaşıyorum :))

4 Şubat 2011 Cuma

avusturya'nın en yeşil yeri belki de..

laakirchen, gmunden.. gittim ve hollanda'daki yeşilliklerden sonra bile inanılmaz yeşillerin içinde buldum kendimi.. öncelikle ordayken aldığım notlar kısa kısa:

  • gmunden.. adını söylemesi önce çok kolay, sonra bir tür zevke dönüşüyor :)
  • ilk akşam ışık festivali vardı..
  • geleneksel kıyafetler hem ortayaşlılar hem de gençler arasında çook popüler!
  • "I am from Austria" şarkısını dinledim..
  • şarkıyı söyleyen grubun solisti jimmy hendrix'ten bahsederken bir avusturya deyimi öğrendim..
  • burası aslında laakirchen'miş!
  • gölde yüzdüm.. böyle soğuk bir suya daha hayatımda girmedim!!
  • gerçekten avusturyalı oldum.. yeme alışkanlıklarım değişti..
  • buraların kızkulesini de gördüm..
  • bütün sular trinkwasser!
  • bazı işler türk usulü yürüyor :)

vee.. işte ayrıntılar:

uzunca bir süre gmunden yerine gmünden yazıp öyle okudum.. çok eğlenmiş ordaki cser (bkz.couchsurfer)

gmunden'daki ilk akşamımda light-fest olduğunu öğrendim.. ve tabii ki ideal evsahibi tomas beni marinaya götürdü.. izledik, bayıldım.. insanların belki de üçte biri geleneksel alman kıyafetleri giyiyorlardı.. tabii onlar avusturyalı diyorlar da, külahımla konuşabilirler bu konuyu :) birkaç sahne kurulmuştu.. onlar da gayet güzel müzikler çalıyorlardı.. ilk kulağıma çarpan şarkı "I am from austria"; şarkının anafikri avusturyalı olmaktan nasıl gurur duydukları, ama "I am from austia" nakaratı ingilizce :))) grubun solisti jimmy hendrix'ten bahsederken aynen şunları söyledi: "çok kokain kullandı.. ve şimdi patateslere aşağıdan bakıyor"... hahhahhahahaaaaaa...... süper ötesi bir deyim arkadaşlar.. "six feet under" lafı yanında halt etmiş bence :))

gölde, traunsee'de yüzdüm.. göl see demek, zee diye okunuyor.. ingilizce konuşan biri için anlaması uzun sürebiliyor.. e ama o deniiz.. falan gibi :) neyse.. ikinci günümmüş göle girdiğim gün.. birinci dakikanın sonunda vücuduma minik minik iğneler batmaya başladı sanki.. bu kadar soğuk suya hiç girmemiştim.. olympos'da girdiğimiz bir soğuk su var, o bunun yanında çay suyu diyebilirim.. ama sonra alıştım.. oohh... çıkmak istemedim resmen :) o dönemde en sevdiğim laftı "ben avusturyalı oldum" ama gerçekten de öyle hissetmeye ne hevesliymişim.. annem özellikle tembihledi, göle girmek yok.. tatlı su tehlikelidir.. dabi dabi.. ben de dinliycem di mi :))

yakın arkadaşlarım bilir, yazın çok nefret ediyorum bikini-mayo denen şeylerden.. yani, sıcaktan bunalmışım.. gelmişim serinlemeye, üstümde yappış yappış bi kumaş, hem de en sentetiğinden.. ıyykk!! eski memleketim avusturya'da insanlar çok da samimi olmayabiliyormuş bunlarla.. sivil güneşlenme ve yüzme teknikleri yani.. bana uyar.. oralarda öğrenci möğrenci de çıkmaz karşıma.. bi dahaki sefere sivil takılmak için ilk adımlarımı attım.. mesela yüzmeye giderken bikiniyi giymek yerine çantaya koymak.. ve deniz kenarında kimsenin birbirinin dötüne-memesine bakmadığı bir medeniyette rahatça değiştirmek.. evet ilk adım olarak bunu yaptım.. 2-3 kez (eh sadece bir gün gitmedik heralde göle).. kendimi bir nebze avusturyalı hissedip mutlu oldum.. bir de bulunduğum yerin yeme alışkanlıklarına ışık hızıyla uyum sağlayan biri olduğumdan, ekmeğe herhangi bir şey sürmeden önce hemman tereyağıyla haşırneşir etmeye başladım kendisini.. ekmekleri de tomasın annesi regina teyzem yapıyor bu arada :) ve bir de az da olsa oralara has usullerde pişmiş et tattım.. şnitzel de yemeye kararlıydım ama komik insan tomas bin kere sorduğum halde ayrıntı vermeyi reddedip, kızarmış olduğu için yiyebileceğim şnitzel karşıma fırından çıkmış gelince sürprizin bu olduğunu, asıl şnitzelin böyle olması gerektiğini söyledi ve hem kendi siparişini hem de benimkini yedi koca midesine.. ben de tabaklardaki gemüselerle doyurdum karnımı.. kendisinin dedikodusunu başka bir postta uzuun uzun yapıciim..

gmunden demek bir süre sonra çok kolay oluyor.. ich liebe gmunden, das ist gmunden, gmunden ist so schönn gibi birçok cümle kurup aslında hiç doyamayacağımı bilerek bakıyorum dağlara göllere.. oraların kız kulesini de gördüm.. bu, bizimki gibi evlenme teklif etmek için değil de, düğün yapmak için en ideal mekanmış..

ordaki bütün sular içme suyu.. göle girdiğinde çok susadıysan içebilirsin.. her türlü çeşmeden akan her suyu içebilirsin.. minik şelaleciklere yaklaşabilirsen durma iç, hepsi trinkwasser ne de olsa..

p.s. bu seferki evsahibim evinde geçirdiğim bir hafta boyunca süpper ötesi uyumlu, anlayışlı, yardımsever vesaire vesaire bi tipti.. daha sonra benim evimde geçirdiği üç haftayı da anlatacağım arkadaşlar..
gördüğüm ilk güzel manzara.. atos adlı iti gezdirirken girdiğimiz orman ve dere..
bu ikisi de evin balkonundan görülen manzara..karşınızda gmunden :)traunsee kenarındaki 'sıradan' evlerden biri..çiçek tarlasındaki menü.. başında duran yok.. ordaki kaseye koyuyosun parayı..grünberg..kızkulesi :)
atos iti..