26 Eylül 2010 Pazar

putten -the green heart of holland

bu nisan'da ortak arkadaşlarımızın tanıştırdığı winus kişisi beni putten'da misafir etti sağolsun.. hollanda tatilimin ilk bonusu ilk sabah kahvaltımdan sonra günümü aydınlattı: winus'ın babası guus'la putten'ın yeşilliklerinin ortasında bir motor gezisi...! ayakkabıcıdan iş teklifi almış bir ayak fetişisti gibi, yüzümdeki o salak ifadeyi nereme saklayacağımı bulamayarak atladım üstüne -önce teklifin, sonra motorun :)

nasıl hissettiğimi anlatmak çoook zor.. en iyisi göstereyim.. işte astronot kıyafetli ben! winus'ın annesinin astronot kıyafeti tabii.. kotun ve sweatshirtün üstüne giyilmiştir..


ortalama 60-80'le gittik ve gezimiz en az 1,5 saat sürdü... tannnrıımmmm....!!!! bundan sonra başka motorlara motor gözüyle bakabilir miyim, emin değilim.. ve bu, daha ilk sabah kahvaltımdan sonra oldu!
















kahvaltı da muhteşemdi.. masadaki çilek kasesi bile normal gelmeye başladı ikinci günümden sonra.. ayrıca masanın ortasında yıkanmış ama doğranmamış, streç filme sarılı büyük bir salatalığın varlığı ve isteyenin dilimler kesip yemesi de "bu insanlar nimetin kıymetini biliyor" hissi uyandırmadı değil.. ama asıl muhteşem olan winus'ın ailesiydi.. daha önce de hollandalılarla zaman geçirmiştim ama bunlar çok başka.. çok içten ve dost canlısıydılar.. birbirleriyle olan samimi ilişki de olduğu gibi gözler önündeydi.. iyi ki nazar boncuğu götürmüşüm :)

hollanda..











evvvaaaattt... neerdekalmştk?? ben tembelim, defterdeki yazıları buraya geçirip fotoğraf falan eklemek zor geliyor.. ama bir yandan da insan anlatmak istiyor -hala.. işte ikinci durağım: putten.. utrecht-viyana arası 16 saatlik otobüs yolculuğumda yazdığım notlardır..
"the green heart of holland" tanımı, evsahibim winus'ın neredeyse her putten deyişinden sonra tekrarladığı şeydi.. ama adam haklı.. "yeşil mi istiyorsun.. doğa mı.. göl mü.. hayvan mı.."deyip de yüce Rabbim beni buraya yollamış meğer.. bir yerleşim yeri ancak bu kadar yeşil olabilir..! ah bi de hava güneşli oluvereydi eyiydi.. o zaman, göl kenarında yeşilliklerin üzerinde bira içip sonra da uzanıp gözlerime inanamamaya orada devam edebilirdim.. inşallah bu fantazimi avusturya'da gerçekleştirebilirim, gmunden'den çok umutluyum :)

hollanda'da geçirdiğim günlere dair aklıma gelen en etkileyici deneyimlerim; guus'la yaptığımız 1,5 saatlik motor gezisi, amsterdam hayvanat bahçesinde yaşadıklarım ve gay pride canal parade 2010'a tanık olmaktı..

edit: şimdi tatilimin bitiminden 1 ay sonra bu listeye coffee shop'ta coffee içişimi, sex museum'u condomerie'yi de ekliyorum.. insani bir ilk üç listesi yapma isteğinin kurbanı olmasınlar :)

fotoğraflar, münich-amersfoort arası tren yolculuğumdan, almanya-hollanda karışık :)