19 Kasım 2011 Cumartesi

ölü kişisi..

bilen bilir.. bilmeyen de öğrensin, ben dizi izleyen biriyim.. yani her çarşamba ağzının salyaları akarak hünkarını bekleyen milyonlardan biriyim.. geçen sezonlarda da aşk-ı memnu için aynı durumdaydım.. neyse.. hızla sadede geliyorum.. zira çok yorgunum, gecenin bu saatinde beni deli mi dürttü zaten bunları yazıyorum ki..




muhteşem yüzyıl'ın son bölümünde bir bebek öldü.. kardeşim neydi o korkunç şey öyle!! rahmetlinin yüzünü tamamen göstermemek için koydukları reklamlar da yetmedi, birazcığı bile böööyle insanın tüylerini tiken tiken etmeye yetti de arttı, sehpalara vurduk resmen Allah korusun diye.. evde bebek yok gerçi, ama kedileri, bizleri korusun diye yani..




yaw ne acayiptir şu canlılar.. öldüklerinde bir anda artık onlar kendileri değildir.. ölüsünden korkulur, çekinilir.. dizideki bebek mesela.. ayyy!!!! ne korkunç bir şeye dönüştürmüşler onu!! kanca bir burun!! yaşlı bir surat.. ölü bebek hiç görmedim gerçek hayatta, ama yönetmen herhalde götünden uydurmamıştır bu tiplemeyi.. töbe tööbeeee...




aklıma rahmetli kedim felis geldi haliyle.. gerçekten de öldükten sonra boş bir bedendi sadece.. yani diyorum ki, insan olsun, hayvan olsun, içinden ruh çıkınca beden böyle antipatik, itici bir varlığa dönüşüyor sevgili insanlar.. nasıl oluyor da oluyor, orası Allah'ın hikmeti.. lakin, ruhun bedene verdiği can, gerçekten de eşi benzeri bulunmaz bir enerji ki, ruh çıkıp gittikten sonra yıllaaaardır tanıdığınız, benimsediğiniz o bedeni pek de garipsemeden toprağa gömebiliyorsunuz..




hatırlıyorum da.. rahmetli felis'imi ben gömdüm.. bir kere en başından yabancılamıştım.. içinde canı olmayan bedenine bakınca onu kolayca bir torbaya(!) torbaya diyorum yahu (!!!!) koyabilmiştim.. çünkü o kadar yabancıydı ki.. sonra da akşamüstü gidip bir ağacın dibine gömdüm ruhsuz bedenini.. ve içimdeki tek teselli de, annannemin olduğu yere gittiği ve bir gün ikisiyle de kavuşacağımdı (geç vakitte inşallah).. kısacası, ruhun göze yansımasını görmedikçe, onun o sıcaklığını hissetmedikçe, karşımdaki insan bedeni insan değil, hayvan bedeni de hayvan değil..




bundan sonra karşılaşacağım cansız bedenlerin en az 15-20 yıl sonra kedileriminki olması dileğiyle.. ve bir de, o anki şaşkınlığa, soğukluğa bakmadan, bu kez onlara sarılma, onların ruhsuz bedenlerini de öpüp bağrıma basma kuvveti diliyorum şimdiden.. biraz sonra beraber uyuyacağım canım pisilerimi, ayrılık vakti geldiğinde de sıcacık uğurlayabilme gücü ve hikmeti versin Allah'ım.. amin..

3 yorum:

Ilayda Ergin dedi ki...

Amin... Binnaz'ı öp. İnşallah hiçbir kedin dizideki bebe gibi olmaz :(

demo dedi ki...

saol iloşçuum.. amin :) kalkıp öptüm binnaz'ı senin için.. yolda da hayriş'e rastladım onu da iki sıkıştırdım hazır elim değmişken :))

denizero dedi ki...

__çok pis sahneler vardı hakkaten Democum.... tüyle rürperdi bi dizi izleyelim kafamız daalsın derken gerim gerim gerildik__