11 Ağustos 2008 Pazartesi

vaka-i hayriye

bugün itibariyle küvette uyumaya terfi eden taze kedim hayriye'nin haline yüce bir makamdan acınmış olacak ki antalya'mın kıymetlimin bu yazki ilk kadıkaçıran yağmuru* gecemizi serinletti.. toza pise fazla meraklı her yavru varlık gibi yakalandığı yerde bir güzel çimdirilen pasaklı kedimin daha 3 aylık ömründeki her iki banyosundan sonra da köpekler gibi rüzgar taklidi yapıp kurumaya bırakıldığı güneşli odada zevkten mest olması da dikkatimden kaçmadı.. çok seviyorum içindeki kaplanın gizliden gizliye suya ilgi duymasını.. su bardaklarımıza patisini sokup, evin çeşitli köşelerindeki kapların içindeki suları döküp üstüne yatarak serinlemeye çalışan minik kişisi yağmurlu havada da kendisinden beklenmeyecek bir performans gösterip hem bizi hem de onu şimdilik görmezden gelen abisini hayretler içinde bıraktı yine.. kedi suyu seviyor çıkarımı yapabilir miyim bundan?? hayır.. kedi de her aklı başında varlık gibi ağustos'ta antalya'da hayatta kalmanın yollarını arıyor..
işte hayırlı olayın resmi:








* bkz. şurada

8 yorum:

stickman dedi ki...

benim içsinler diye çöp kutularının yanına bıraktığım suyu da devirirler mi ki acaba. yada çapkın kedinin biri iki hatun kediyi içine atıp havuz keyfi yapabilir mi? emin değilim. herşey beklenir kedilerden. mesela bu gün biri, kıl payı, çöpün başına bıraktığım yiyeceği kaçırdı. yanından geçip kokusunu almadığına şaşırırken ve üzülürken, kedilerin geçiş yolu olan bizim bahçe kapısından atlayıp, güller ve adını bilmediğim bi ton şeyle dolu bahçede ilerlerken gözgöze geldik. durup bana baktı. bende ona baktım. içeri gittim, tekrar geldim yine oradaydı. bana bakıp duruyodu. sonra kendini yere atıp dönüp durdu. aniden doğruldu, yine bana baktı. ve sonra yine aniden son hızıyla koşarak gitti. manyak mıdır nedir anlamadım.

No More Virgilius dedi ki...

kaç gündür geliyorum, bakıyorum, bu resimlerdeki canavarların sahiplerini/kölelerini kıskanıyorum, sinir oluyorum, gidiyorum...

millet çocuğunun resmini koymaya çekinir nazar değmesin diye...
Sen bence benim nazarımdan kork bu kediler için...

elem terefiş, bu kedilere bakan gözlerim feci halde şiş...

bahtsız bedevi dedi ki...

Bıyıkları ne kadar da uzunmuş.

demo dedi ki...

hoşgeldin stickman,
bu kedilerin hepsi deli zaten, ama burnu yokmuş gibi yaşadıklarını her gördüğümde ben de şaşıyorum.. felis kişisi tıkır tıkır kaba dökülen kuru mamayı duyup-görüp yine de bana aç aç "miyavv" diyor sık sık..
bahçedeki delinin yerde yaptığı şey ise bir çeşit "şirinlik tuzağı".. en sevdiğim şey! ben olsam hemman atlardım üstüne :)

selam virgilius,
sen bir de bizim halimizi düşün bunlarla aynı evde.. "bunlar çok güzel, nerelere gitsek de nasıl etsek" diye kaç kez yollara düştük annemle :)
nazar konusuna gelincee... senin puzzle hala tek parça halinde durabiliyorsa, bunlara hiiç bir şey olmaz :)

bedevi kardeşim,
değil mi ama, bir hatuna bıyık bu kadar mı yakışırmış :)

kabakmeltemi dedi ki...

Gelip de Hayriye'yle karşılaşmak ne güzel. :) Çok güzel bir kediymiş :) oyuncu da bayağı galiba... Gerçi hangi yavru değil ki? İnşallah hep böyle güzel olur hayatı...

bahtsız bedevi dedi ki...

O zaman ona "Pala Hayriye" demeli :)

demo dedi ki...

bedevi'ciğim, ilk yorumundan sonra kendimi tutmuştum söylememek için ama bunu artık bir işaret olarak algılıyor ve eski bir türk sözünü hatırlatıyorum hemman;
"pala bıyığı değil yüregidir dediler"
:)

bahtsız bedevi dedi ki...

Kendisini o yönüylen tanıma fırsatım yok tabi :) Resmisine bakıp ahkam kesmekteyim. Sen ne diyosan odur Demo :)