7 Nisan 2009 Salı

mikrop yuvası

bazı bilim-kurgu filmlerde vardır ya hani.. film boyunca insanlar öldürülür, dünyanın çeşitli yerlerinde toplu katliamlar yapar uzaylılar veya ne olduğu bilinmeyen varlıklar.. filmin sonunda da anlarız ki, meğer insanlar dünyaya bulaşmış bir virüsmüş, çoğala çoğala dünyayı istila etmek üzereymişler ve son dakikada dünya insanların elinden kurtarılmış..

işte bu senaryoya aynen katılıyorum.. ve hatta senaryodan da öte bunun doğru olduğuna inanmak üzereyim.. insanların dünyayı istila etme şekline bir bakalım önce.. dünyada eskiden sular ve yeşillikler vardı.. şimdiyse yeşil alanlar kısıtlandı.. sular da bitmek üzere.. dokuya saldıran virüslerin mikroskop altındaki görüntüsüne benziyor insanların dünya üzerindeki hali.. işte bu yüzden de hepimizi buradan def edip dünyayı kurtaracak bir kahraman lazım.. hem de acilen..

diğer bir kurtarma planı ise mikropların/insanların zeka sahibi olduğu gerçeğini vicdan sahibi oldukları varsayımıyla birleştirerek, onları "dünyanın asıl sahibi biz değiliz, kaynakları, hayvanları, bitkiler, suları sanki bize aitlermiş gibi bitirmeye çalışmak iş değil.. mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi??" argümanıyla yola getirmeye çalışmak ve Allah'tan da onları ıslah etmesini dilemek..

bugün ikinci yöntemi bir insan üzerinde uyguladım.. üstelik korkunç bir olaydan sonra, sinirlerim kopma noktasındayken.. veee... işe yaradı.. yan apartmanın altındaki onsekiz muhteşem kediye karşı haçlı seferi başlatmak isteyen apartman sakini(!)nin kardeşi, "artık kedilere karşı o kadar kin dolu değilim" diyerek beni çooook mutlu etti.. bugün gerçek bir işe yaradım sonunda.. öncelikle etraftaki fare-böcek nüfusunun kontrol altında tutulması gereğini gibi aslında düşününce çok bencilce olan ama hayvanların mutluluğu yolunda kullanılması mübah sayılabilecek bir kaç mantıklı sebebi sıralayarak hayatımın en etkileyici konuşmalarından birini yaptım görevi yerine getirirken.. ah bir de bunları bir araya toplayıp the happening'i izletebilsem... işte o zaman dank edecek kafalarına..

az da olsa bir umut ışığı gördüm yani bu korkunç insan ırkının ıslah edilebilmesi için..

Hiç yorum yok: