22 Ocak 2009 Perşembe

tatil sonrası modu..

iki yıl öncesi de bunu yapardık.. grupça* tatile çıkardık ve tatilin son gününde başlayıp en az bir hafta süren, yolculuğun da göz açıp kapayana kadar bitmesini sağlayan aftermathin tadını çıkarırdık.. en az tatil kadar eğlenceliydi.. şimdi ise birçok şey değişmiş gerçekten de.. grup dağıldı zaten, tatil yine zevkli, ama sonrası pek de öyle değil artık.. büyük şehir insanı modu bu olsa gerek.. herkes işine geri dönüyor, yorgunluk artık kendini gösterebiliyor çünkü ona yüz vermemeyi sağlayacak "amaan.. derse girip çıkalım işte.. zaten biz iş-güç insanı değiliz" tavrı artık yok/olamıyor.. ama ben mutluyum.. huzurluyum..

tatilimin ilk bölümünün anahtar kelimesiydi huzur.. inanılmazdı, sürprizdi resmen.. bir arada olup huzur bulabildiğim ve daha da önemlisi o anda bunun farkında olabilen bir kişi daha tanıdım.. keşke hiç bitmek zorunda kalmasaydı.. ama bu bile bonus-ötesi bir şeydi.. teşekkürler Allahım..

sonra dünyevi zevkler kısmı başladı.. ye, ye, ye, ye, ye.... böyle gitti işte.. çıllgınlar gibi yemek yedik.. bir de tadacak değişik içecekler olsa tam olurdu herhalde, ama bunu şimdi söylüyorum.. geçen hafta hiç ihtiyaç duymadım.. sadece yemek yiyerek ve alışveriş çılgınlığına kapılmadan geçen koskoca bir hafta.. oo yeee!.. bir kez daha karar verilmiştir ki, bu yaz ne yapıp edip italyaya gidilmelidir.. peynirin, şarabın, tatlıların ve diğer lezzetlerin nereye varabileceği araştırılmalıdır..

bu tatil için planlanan diğer bir şeyi ise gerçekleştirmedim.. ayça'yla röportaj yapacaktım ya, işte onu.. zaten ilk beş gün telefonlarımıza bile denk gelemedik.. bir röportajdan diğerine koşturmaktan başını kaşımaya vakit bulamayan ayça'ya bunu yapmadım.. koşuşturan bir kişiye bile kıyamazken, bir dişiye hiç kıyamazdım doğrusu.. kuzu kılığına bürünmüş kurt gibi hissederdim kendimi.. gayet nostaljik kahvaltı -ki gerçekten de özlemişim öylesini- sırasında edilen sohbetle bana özel kaldı ayça şen röportajım**

son olarak da.. bu yaz birdenbire aklıma düşen ney sevdasını hayata geçirmeye başlamıştım doğumgünümden kısa bir süre sonra.. veee... geçen hafta da istanbuldan ikinci neyimi aldım.. ve çok sevdik birbirimizi.. doğduğumdan beri ailedeki/çevremdeki tek yeteneksiz diye parmakla gösterilen kendimden hiç ummadığım kadar hızlı ilerliyorum.. ve tabii ki çok mutluyum yine..

p.s. istanbuldaki sokak köpeği nüfusunun büyüklüğüne şaşırdım.. dükkanların onları besleyip sevmeleri de "ne oluyor acaba bu kardeşlerin hali.." endişemi az da olsa giderdi.. birçok temasta bulundum kendileriyle.. antalyadayken de çantamda çiğneme kemiği taşımaya karar verdim.. herkese tavsiye ederim.. çok mutlu oluyorlar, siz daha da mutlu oluyorsunuz :) konuyla ilgili olarak pencere önü kedimizin fotoğrafını koydum bu sefer..


* orange 13 grubumuz..
** bkz. etik

2 yorum:

denizero dedi ki...

__ney gerçekten büyülü...çalması ise apayrı bir büyü olsa gerek:))__

demo dedi ki...

umarım kısa bir süre içinde o hale gelecek.. şimdilik sadece benim yetenekli olma ihtimalim çevremdekileri büyülüyor :)