18 Nisan 2008 Cuma

ortamlara girmek..

ziraat fakültelerinin bodrum katları çok korkunç oluyormuş.. geçenlerde öyle bir koridor keşfettim; böyle karanlık, kasvetli, nemli bir atmosferi olan bir yer.. her fırsatta olduğu gibi yine korku filmlerini düşünmeye başladım.. akşamüstü, binada kimse kalmamıştı ve ben tek başıma, zaten çok iyi bilmediğim bir yerin yeni keşfettiğim bir bölümünde yürüyordum.. sağ tarafta büyük, mafya buzdolaplarının kapılarına benzer kapılar, solda ise battal boy çöp torbaları (hani evde cinayet işleyince cesedi parçalayıp, şehrin çeşitli yerlerindeki çöplere atmak için koydukları türden).. biraz ilerleyince karşıma öyle bir şey çıktı ki, bütün havayı bozdu; iki kapıda bir rastladığım elektrik kutularından birinin üstünde büyük harflerle "elektrik kaçağı vardır" yazısı! çok komik, çok ihmalkarca.. çünkü o yazı hala orada duruyor, en az 3 haftadır..

neyse.. ben orayı sevdim.. artık her fırsatta dalıyorum aşağı.. sanırım bir gün heyecan verici bir aksiyon olması için ortama fırsat veriyorum kendimce.. seri katilli korku filmlerindeki, yaptıklarının sakat bir hareket olduğunun farkında olan, ama yine de ürkek ürkek etrafta gezinen kurbanları izlerken düşünürdüm hep "herkes binayı terk ettikten sonra bu insanlar neden tek başlarına ortalıkta dolaşırlar acaba" diye.. işte sebep! gerçekten de büyük konuşmamak lazımmış demek.. şimdi aynı şeyi ben yapar oldum (benzetmek gibi olmasın da, çünkü gözlük faktörü* de var)

şimdi sıradaki görev o buzdolaplarının içini görmek.. bakalım içerde gerçekten de laboratuar kılıkları içinde, maskeli, koca plastik eldivenli tipler mi yaşıyor...



*korku filmlerinde önce gözlüklüler ölür..

Hiç yorum yok: