3 Mayıs 2008 Cumartesi

gecenin bir saatinde!!..

gecenin bi saatinde eve gelip de şöyle güzel bir dizi bulmak ümidiyle açtım tv'yi... ama nerdeee... 24 falan var bu saatte bugün tekrarlarda.. hiiiç uğraşmak istemedim terörle-merörle...

sonra, akşam çıkmaya karar vermeden önce pek sevgili digiturkte işaretlediğim programlardan birinin son 10 dakikasını bulmanın mutluluğuyla atladım "hiç bunları kendine dert etmeye değer mi" isimli kişilere... fekat ne göreyim, onlar da veda ediyorlar... ama erol bey'in bir şarkısıyla... çocukluk aşkım erol evgin zannederekten bekledim ve erol büyükburç'la karşılaştım... o da her zamankinin aksine, bir elvis şarkısı animasyonu yerine "papatya gibisin beyaz ve inceeğğ.." şeklinde döktürmeye başladı... buraya kadar çekilebilirdi... katlanılabilirdi ya da...

ama ondan sonra.... mumya müzesinden fırlamış gibi duran erol abimiz oradaki birkaç kadın içinden birini seçti kiii.... gerçekten de emin değilim kim olduğundan, ama erol'un ağız çevresindeki katılaşmış dokularının soydaşları bu ablamızın ağız ve de göz çevresinde ikamet etmekteydiler... ve ben yine bir atasözünü* anımsayıp bu dinoları (veya dinoyu) izlerken, bir yandan da atasözlerine bu kadar itibar ederek acaba ben mi hafiften yaşlanıyorum sorusunu kendime soramadan geçemedim**...



*körler sağırlar birbirini ağırlar

**itibar etmek, tasarrufunda olmak, hazzetmek ve buna benzer birkaç sözü daha benimsemek, yerine başka bir şeyler koyduğunda hep bir eksiklik duymak, "aslı varken bu niye?" diye düşünmek hep o hissi uyandırıyor işte... uyandırsın bakali.. nereye kadar :)..

Hiç yorum yok: